Havran Kent Müzesi

Havran Kent Müzesi, Havran’ın binlerce yıldır yaşadığı değişim ve gelişimi gözler önüne seren bir kültür merkezidir. İlk yönlendirme adımına bastığınız andan itibaren, Havran’ın geçmişinden bugüne uzanan keyifli bir yolculuk başlar. Havran ile ilgili her tür bilgi ve görsele, bu tarih kokan gezi esnasında ulaşmanız mümkündür. Ve lakin hiç kimse, dışarıdan baktığında bu muhteşem konağın içinde saklı olan hazineyi bilemez, ta kiii kapıdaki “KENT MÜZESİ” yazısını görene kadar..

Çünkü, kent müzelerinin işlevselliğini ve yüklendiği misyonu bilen kişiler, yaşamlarını sürdürdükleri şehirlerde belli dönemlerde müzelerini ziyaret ederek “yaşayan müze” konseptini sunan bu eğitim ve kültür merkezinde; yaşanmış hikayelere tanıklık ederler. Kısacası “tarih” ve “yaşanmışlık” öylesine değer kazanır ki bu müzelerde, o yüzden içerisinde “hazine saklıdır” tabirini kullanmak sanırız ki yanlış olmaz. İşte HAVRAN KENT MÜZESİ’nin kurulmuş olduğu Hocazade Konağı’da, böylesi bir hazinenin Havran’da ki ev sahibidir.

Kent müzeleri bir müze değil, bir eğitim meselesidir.

Havran Kent Müzesi’ni sizlere tanıtmadan önce isterseniz “Kent Müzesi” nedir diyerek bu iki sözcüğün altındaki anlamı ve amacını anlamaya çalışalım. Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Dr. Metin SÖZEN “Kent Tarihi Müzeleri ve Arşivleri” adlı kitabın sunuş bölümünde şöyle der: “Kent müzeleri temelde bir kentin yaşam serüvenini, tarihsel ve kültürel birikimini her yaş diliminden insanla paylaşan, baktığını gören kuşaklar yetiştirmek için oluşturulan bir eğitim ortamıdır. İnsanları müzeyle tanıştıran, müze okumayı, müze gezme alışkanlığı edinmeyi sağlayan bir alıştırma… Tarihin her dönemini ve her kesitini canlandıran, güncel yaşamla buluşturan bir mekan… Genç kuşakların kentin kokusunu içine çektiği, hemşehrilik havasını kokladığı bir deneyim… Kent müzeleri bir müze değil, bir eğitim meselesidir. Kentin geçmişten gelen birikimini sergilerken yerelden evrensele uzanmalı, bu birikimi yeni bilgi ve teknolojilerle sürekli geliştirmeye, koleksiyonunu, kitaplık ve arşivini zenginleştirmeye ve çeşitlendirmeye açık olmalıdır. Müzeyi ziyaret eden gençler ‘Benim kentim budur, nitelikleri de bunlardır’ diyebilmelidir”

Prof.Dr. Sayın Metin Sözen’in verdiği bu bilgileri okuduğumuzda şunu söylebiliriz ki; Havranlılar bir “Kent Müzesi”ne sahip olmanın mutluluğunu, gururunu yaşayan gerçekten şanslı insanlardır. Bu kitabın 31. sayfasında şöyle bir cümle geçer: “Kent müzeleri sivil halkın, kentlinin müzesi olduğu için belediye hizmetleri arasında sayılmalıdır”. İşte bu noktada iki yıllık zor bir kurulum süreci geçiren ve Balıkesir ilinin ilk ve tek kent müzesi olma ünvanını taşıyan Havran Kent Müzesi’ni bu günlere taşıyan Belediye Başkanı Emin ERSOY ve ekibi, zoru başarmış olmanın saadetini yaşamaktadır.

Tarihçi Prof.Dr. Bernard Lewis, kendisi ile yapılan bir söyleşide “Kent müzelerinin kahramanları büyük komutanlar, fatihler, krallar değildir; anlatılan da onların hikayesi, zaferleri, yenilgileri değil. Kent müzelerinin kahramanları sıradan insanlar, yurttaşlardır: Aşçı, kasap, manav, marangoz, din adamı, öğretmen, polis ve benzerleri… Ve bu insanların kendi içlerinden seçtikleri belediye başkanları… Kent müzelerindeki tarih sivil bir tarihtir, yerel bir tarihtir. Kent müzesi, bir kentte yaşanan yerel sivil tarihin belgelenmesi, bir araya getirilmesi ve sergilenmesidir” demiş. Havran Kent Müzesi’ni gezdiğiniz vakit, sergilenen objeleri dikkatle incelediğinizde ara ara sizlerde bu hikayelere, siyah beyaz fotoğraflara denk gelecek ve Lewis’in ifade ettiği kent müzelerindeki yerel tarih özelliklerini Havran’da görebileceksiniz. Öyleyse şimdi Havran Kent Müzesi’ni tanıyalım ve gezelim.

Havran Kent Müzesi’ni Gezelim

Havran Kent Müzesi, 8 Eylül 2017 tarihinde, Havran’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 95. yıldönümünde kapılarını ziyaretçilerine açmıştır. Kent Müzesi’nin hayat bulduğu bina, Havran’ın en görkemli konaklarından olan Hocazade Konağı’dır. 1912 yılında Hocazade Abdurrahim Efendi tarafından, 1900 m²lik alanda 800 m²si ev, 1100 m²si bahçe olmak üzere 3 katlı olarak yaptırılmıştır.  Zemin katı taş ve tuğla karışımı, diğer katlar sadece tuğladan inşa edilen konağın; 13 odası, 2 odalı mutfağı, 2 tuvaleti, 1 hamamı ve külhanı bulunmaktadır.

Havran’ın geçmişi ve geleceği arasında köprü vazifesi gören Kent Müzesi’nde, Havran’ın  tarihçesi görsel metinlerle kronolojik olarak ziyaretçilere anlatılmıştır. Antik Çağ’dan Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine uzanan bir anlatım söz konusudur. Görsel metin anlatımlarında özellikle halk dili kullanılmıştır. İlçenin tarihini, kültürünü, sosyal hayatını, sanayi ve ekonomik zenginliğini tanıtarak ortak kültürü bir çatı altında toplayan müzede, görsel metinlerdeki anlatımlar tarihi objeler, eşyalar, malzemeler ve siyah beyaz fotoğraflarla desteklenmiştir. Kent müzelerini etnografik müzelerden ayıran temel esas; hikayesi olan eşyaların sergilenmesidir. Evet, etnografiktir ama hikayeleri vardır. Her tarihi obje sırtında bir bilgi kümesi taşımaktadır. Ve Havran Kent Müzesi, bu bilgi kümesinin tercümanlığını yapmaktadır.

Giriş Katı

Havran Kent Müzesi’nin giriş katı, büyük salona açılan, üç sergileme odası, mutfak sergileme odası ve idari ofisten oluşan ayrıca ziyaretçilerin karşılandığı bölümdür. Büyük salon, geçici sergilerin düzenlendiği “sergileme salonu”dur. Kent Müzesi’nde ilk sergi “Havran Evleri” konusuyla N.Cansu OSEMEN tarafından açılmıştır.

Yönlendirme adımlarını takip ederek ilk sergileme odasına girildiğinde, Havran’ın en eski çağlara uzanan tarihi, görsel metinlerle anlatılmıştır.

İlk adımlar, ilk yerleşenler

Havran adının kökeni

Bizans Dönemi

Bölgedeki ilk Türk Devleti” başlıkları altında anlatımlar mevcuttur.

İkinci sergileme odasına geçiş koridorunda “Virane yıllardan, huriler diyarına” ve “Havran Mezarlığı”görsel anlatımları görülmektedir. İkinci sergileme odasında, Osmanlı Devleti döneminde Havran’da yaşanan gelişmeler göz önüne serilmiştir. “Havran’ı Sagir, Havran’ı Kebir” başlığı altında, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan sayım sonucunda tespit edilen yerleşimler görsel metinlerle anlatılmıştır. Ayrıca Havran ve çevresinde zorunlu yerleşim uygulamaları, yaşamın halen devam ettiği köyler ve “Havran’da Osmanlı Dönemi eserleri”, “Osmanlı salnamelerinde Havran” konu başlıklarıyla anlatımlar devam etmiştir.

İkinci sergileme odasından çıkıldığında iki odadan oluşan mutfak bölümü başlamaktadır. Mutfağa giriş kısmında “Havran’ın 5 güzeli” görsel metinlerle anlatılmıştır. Müzenin en renkli bölümlerinden birisi olan mutfak sergileme odalarında Havranlıların neler yiyip içtiğini, yemek kültürünü öğrenmek mümkündür. “11.yüzyıl Türk mutfağı”, “Sofra adabı”, “Güney Marmara yerleşimlerinde kışa hazırlık”, “Kış mevsiminde öğünler”, “Yaz mevsiminde günlük öğünler” konu başlıklarıyla görsel metin çalışmaları yapılmıştır.

Mutfaktan sergileme salonuna çıkılan koridorun son bölümünde ise “Havran Belediyesi’nin Teşkil’i Vilayet Nizamnamesi” ve “Havran’da gayrimüslüm nüfus” başlıkları altında anlatımlar söz konusudur.

Giriş katının geziş güzergahına göre son sergileme odası ise müzenin orijinal yatak odasıdır. Burada görsel metinlerde, Havran düğünlerinde gerçekleşen gelenek ve görenekler anlatılmıştır.

İkinci Kat

Duvarlarında eski Havran fotoğraflarının asılı olduğu ahşap merdivenlerden müzenin ikinci katına çıkıldığında, ziyaretçileri tüm heybetiyle Çanakkale Kahramanı Havranlı Kocaseyit karşılar. Savaş sahnesinin betimlendiği çalışmada ayrıca yerdeki cam platformda savaş sahnesini vurgulama amaçlı, Mecidiye Tabyası’ndan özel olarak toprak getirtilmiştir.

İkinci katın soldaki ilk sergileme odasında; “Bir fırtına tuttu bizi” başlığı altında Osmanlı Devleti’nin 1.Dünya Savaşı’na katılışı, seferberliğin ilanı, cepheler ve Çanakkale Cephesi anlatılmıştır. Salon bölümünde ki görsel metinlerde ise “Havran’lı Ömer Çavuş”un ve “Seyit Onbaşı”nın kahramanlıkları yer almaktadır. Bu salonda ayrıca “Kocaseyit Belgeseli” ekrandan izlenebilmektedir.

İkinci katın ikinci sergileme odasında, Havran’ın 796 gün süren Yunan işgali anlatılmaktadır. “Dur demek!”, “Bir tufan ki!”, “Ayvalık düşünce”, “Havran işgal altında” başlıkları altında işgal süreci görsel metinlere yansıtılmıştır. Yine aynı odada ki görsel metinlerde “Umut filizleniyor bir yanda!” ve “Karanlıktan aydınlığa” konu başlıklarıyla Havran’ın düşman işgalindan kurtuluşu anlatılmış, Havran Kuva-yi Milliye Teşkilatı Havran Heyeti üyeleri’nin isim ve fotoğrafları sergilenmiştir.

Üçüncü sergileme odasına geçildiğinde, Havran’da Cumhuriyet Dönemi’ndeki gelişimler ve değişimler anlatılmıştır. Havran’ın sosyal, ekonomik, sanayi, tarihi ve kültürel zenginliği “Tren geliyor buharı bacasında”, “Mustafa Kemal Paşa Havran’da” ve “Şehr-i Havran” başlıklarıyla görsel metinlerde vurgulanmıştır.

Dördüncü sergileme odası ise Basın Odası’dır. Cumhuriyet Dönemi belediye başkanları, kronolojik sıra ile tanıtılmıştır. Bu odada Havran’da zeytincilik konusu da ele alınmış, zeytin ve zeytinyağı ile yağhanelerin görsel metin çalışmalarına yer verilmiştir. Dördüncü odadan sonra salon bölümünün ikinci kısmına geçilmektedir. Burada “Havran’ın tanıtım filmi” ziyaretçilere sunulmuştur.

İkinci katın son sergileme odasında; müze binasını bağışlayan Fatma Özgönül Denizer Budaras Us’un ve ailenin hayatı, konak yaşamı, konağın sahibi Hocazade Abdurrahim Efendi ve eşi Azize Hanım’ın fotoğrafları sergilenmektedir. Konağın müzeye dönüştürülmesinde hangi dönemlerden geçildiği ve ne gibi çalışmaların yapıldığı; “Hocazadeler konağından Havran Kent Müzesi’ne”, “Ve yeniden uyanış”, “41 yıllık derin bir uyku”, “Hocazade konağında yaşam”, “Malı gibi gönlü de bol bir zeytin tüccarı”, “Konağın Tarihçesi” başlıkları altında görsel metin çalışmalarıyla anlatılmıştır.

Zemin Kat

İkinci kattan sonra müze turu zemin kat ile devam etmektedir. Geziş güzergahı takip edildiğinde tekrar giriş katına ve oradan da taş mozaik merdivenlerle zemin katına geçiş yapılmaktadır. Hamam bölümü sergileme odasının “ılıklık” kısmında  “Suyla gelen kültür hamam” ve “Suyun içine işleyen kültür Türk Hamamı” başlıkları altında görsel metinler işlenmiştir.

Havran Kent Müzesi’nin son durağında ise Havran’ın tarihi çarşısı yani “arasta”sı bulunmaktadır. Bu bölümde Havran’ın unutulmaya yüz tutmuş meslekleri (nalbant, arabacı, körüklü çizmeci) ve zeytinci ile leblebici dükkanları yer almaktadır.Bu dükkanların her birinde meslekler özgün anlatımlarla desteklenmiştir. Müzenin en keyifli noktalarından biri olan bu bölüm, gelen ziyaretçilere Havran’ın eski esnaf sokaklarında dolaşıyormuş hissiyatı vermektedir.

Yaşayan Müze

Havran Kent Müzesi, Havran’ın tarihsel sürecini kapsayan, o kentin insanlarını da içine alan, gündelik hayattaki gelenekleri ve bunların dönüşümünü kapsayan , somut olmayan kültürel mirası yansıtan bir biçimde kurgulanmıştır. Hızla kaybolan değerlere öncelik veren, yaşayanların anılarını derleyen bir “yaşayan müze”dir. Zaman gösterecektir ki; Havran Kent Müzesi, kentin önde gelenlerine ait eşyaların sergilendiği, etkileşimsiz, anlatısız, depo-sergilerle dolu bir kent koleksiyonu olmayacaktır. Havran Kent Müzesi; iletişim ve eğitim işlevine ağırlık veren, koleksiyonlarını ve görsel malzemelerini anlatılarla destekleyen, ileri teknolojinin olanaklarından yararlanan, geçici sergi ve etkinliklere yer veren dinamik bir kültür merkezi olmaya devam edecektir.